Şifre Irak hükümet sözcüsünün sözleri mi?
- GİRİŞ24.04.2024 09:12
- GÜNCELLEME25.04.2024 09:17
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki gün Bağdat ve Erbil’e son derece önemli bir ziyaret gerçekleştirdi.
13 yıl sonra gerçekleşmiş olması değil, ziyaret sırasında yapılan anlaşmaların niteliği, bu randevuyu önemli kılan.
Irak gezisi dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gezide elde ettiği izlenimlerini yansıtırken, pozitif bir dil kullandı, şöyle dedi:
“PKK/PYD/YPG terör örgütü Irak’ın istikrarına, kalkınmasına, huzuruna bir tehdittir. Bu tehdidin ortadan kaldırılması Irak’ın da çıkarınadır. Ben inanıyorum ki bu gerçeği görüyorlar ve artık bu pürüzün yok edilmesi için irada ortaya koyacaklardır. Irak’ın kalkınma vizyonunun, uluslararası yatırımların güvenliği için bu terör çukurlarının dümdüz edilmesi ve Irak için öngörülebilir yarınların inşa edilmesi şarttır.”
Erdoğan’ın bu açıklamaları, Irak yönetiminin PKK’ya karşı aldığı bu yeni pozisyonu da gayet anlaşılır bir şekilde izah ediyor:
Kalkınma Yolu Projesi’nin Irak’ın geleceği için sağlayacağı imkan ve zenginlikler…
KALKINMA YOLU NE ANLAMA GELİYOR? ULAŞTIRMA BAKANI URALOĞLU PAZAR GÜNÜ KANAL 7’DE ANLATMIŞTI.
Geçtiğimiz Pazar günü Kanal 7’de yaptığımız Başkent Kulisi programında Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu ile yaptığımız programın en önemli başlığı bu konuydu.
Yani Kalkınma Yolu Projesi…
Bakan Uraloğlu’nun o yayında bu proje ile alakalı olarak bana anlattıklarından bazı notlar ileteyim:
-Kızıldeniz'deki sıkıntıların ortaya çıkmasıyla birlikte daha fazla gündemimize geldi.
-Böyle bir proje için 5 yıllık bir inşa süreci öngörebiliriz. 5 yılda bu projeyi bitirebiliriz diyebiliriz. Irak tarafında dünyada söz sahibi olan müteahhitlerin bu projede etkin rol alması ile ilgili de bir kazanç olacak.
-Eğer biz bugün Kalkınma Yolu'nu bitirmiş olsak 25 günde geçmiş olacaklar buradan. (Diğer ana koridorlardan biri 45, diğeri 35 gün sürüyor) Orta Koridor'u çok ciddi bir şekilde destekleyecek. Bütün bu Ortadoğu'daki ülkeleri de bu sürece katacak bu koridor.
IRAK YÖNETİMİ’NİN PKK’YA SUNDUĞU SEÇENEKLER…
Dünyanın her tarafından kural aynıdır:
Ticaret yollarının güvenliğinin sağlanabilmesinin olmazsa olmaz şartı güvenliktir.
Güvenlik sağlanamadığı sürece, ne kadar ray döşerseniz döşeyin, otobanlar için ne kadar asfalt atarsanız atın, bir işe yaramaz.
Anlaşıldığı üzere, Irak tarafı da, Türkiye sınırları üzerinden geçmek zorunda olan bir koridor için PKK’nın denklem dışı kalmasının öneminin farkında varmış durumda.
Peki bu nasıl olacak?
Bizim açımızdan nasıl olacağını aşağı yukarı biliyoruz.
Kuzey Irak’ta yürütülecek operasyonlarla PKK’nın oralardaki varlığına kalıcı sonuçlar üretecek tarzda bir darbe indirmek.
Asıl bilinmeyen Irak tarafının nasıl bir aksiyon alacağı.
IRAK TOPRAKLARINDA SİYASİ VE ASKERİ FAALİYETTE BULUNMAMA, SİLAH TAŞIMAMA KARŞILIĞINDA SİYASİ MÜLTECİLİK… (Mİ?)
Bu konuda bir bilgi/fikir edinmemize yardımcı olacak şekilde, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne yakınlığıyla bilinen Rudaw’da yayınlanan bir demeç, bir hayli dikkat çekici.
Konuşan isim, Irak Hükümet Sözcüsü Basim el- Avvadi.
Avvadi verdiği mülakatta, Türkiye ile yapılacak olan güvenlik anlaşmasının İran’la yapılan anlaşmanın aynısı olacağını dile getirdikten sonra, Irak Merkezi Yönetimi olarak PKK’ya nasıl bir seçenek sunduklarını gayet açık bir şekilde anlatıyor.
Aktaralım:
“Irak’taki her bir PKK üyesi siyasi mülteci olarak kabul edilecek ancak siyasi ve askeri faaliyette bulunma veya silah taşıma gibi bir hakkı olmayacak. Irak hükümeti, Birleşmiş Milletler ve uluslararası insani yardım kuruluşları tarafından denetlenecekler. Irak onlara böyle yaklaşacak.”
Buradaki satırlardan da anlaşılacağı üzere açık bir ‘silah bırakma’ çağırısını barındırıyor bu açıklamalar.
Irak Yönetiminin Sözcüsü’nün bu açıklamayı yapması, yönetimi de bağladığının açık bir işareti.
Tabi sahada bu sağlayabilecek bir gücü var mı Irak yönetiminin ayrı bir tartışma konusu.
Zaten bu süreçle ilgili ihtiyatlı iyimserlik içerisinde olmakta her daim fayda var.
Başka başka risk faktörleri de var zira.
İran faktörü…
İran’a ve PKK’ya müzahir şekilde hareket eden Talabani faktörü…
Başka başka güç odakları.
Kötü senaryoları da hesaba katarak, dikkate alarak bu süreci yürütmek gerekiyor.
Fırsat ve risklerin at başı gittiği bir süreç önümüzde duruyor.
Yorumlar9