AK Partiliyse “cinayet”, CHP’liyse “taksirat”
- GİRİŞ15.04.2024 09:08
- GÜNCELLEME18.04.2024 12:05
Tarihler 22 Temmuz 2004’ü gösteriyordu.
Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD’nin Ankara-İstanbul arasını 5 saate indirmek amacıyla ortaya koyduğu ve 4 Haziran’dan beri yaklaşık iki aydır deneme seferleri sorunsuzca yapılan Yakup Kadri Karaosmanoğlu adlı hızlandırılmış tren, Sakarya’nın Pamukova ilçesi yakınında devrildi.
Tüm Türkiye’yi hüzne boğan kazada 37 kişi hayatını kaybederken, makinistin hatasını iktidara fatura eden muhalefet ve medyası “Hızlandırılmış katliam” ve “Seri cinayet” şeklindeki söylemlerle hükümete ağır ithamlarda bulundu.
*
4 Temmuz 2012 yılında, Samsun'da sabaha karşı başlayan aşırı yağış sele dönüştü. Dağlardan gelen devasa toprak kütlesi ve ağaçlar yüzünden taşan Mert Irmağı, yerleşim yerlerini sular altında bıraktı. Sel baskınında 5’i TOKİ konutlarında ikamet edenler olmak üzere 9 vatandaşımız hayatını kaybetti.
Felaketten yine hükümeti sorumlu tutan muhalif medya ertesi gün doğal afeti “cinayet” manşetleriyle birinci sayfalarına taşıdı.
*
13 Mayıs 2014’te, Türkiye’de madencilik tarihinin en büyük kazalarından biri yaşandı.
CHP ve güdümlü medyası, Soma'da yüzlerce emekçinin öldüğü maden kazasının faturasını da “Taammüden katliam”, “Masalı bırakın katlettiniz” ve “Devlet kontrollü facia” şeklindeki ifadelerle, doğrudan iktidara kesti.
“Somalı katilleri istiyor” diyerek, özel sektörün işlettiği bir maden ocağında meydana gelen kaza sebebiyle hükümet yetkililerinin hapse atılması istendi.
Bugün CHP’nin başında olan Özgür Özel, karbonmonoksit seviyesinin ani biçimde yükseldiğini gösteren raporları, “Katliamın belgesi” diye elden ele dolaştırdı.
*
Türkiye, geçtiğimiz yıl 6 Şubat’ta meydana gelen 7.7 ve 7.6’lık depremlerle yüzyılın felaketini yaşadı. Yıllarca kentsel dönüşümü “rantsal dönüşüm” diye yaftalayan ve sürekli yargı yoluna başvurarak çürük konutların dönüşümüne mani olan malum zihniyet bu kez de “Tek adam enkazı” diyerek, göreve geldiği günden beri vatandaşlarının sağlam evlerde ikamet etmeleri için canla başla çalışan Başkan Erdoğan ve yol arkadaşlarını hedef aldı.
*
Son olarak 13 Şubat 2024’te, Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeninde meydana gelen ve 9 işçinin toprak altında kaldığı maden faciasında da benzer manzara yaşandı. “Birileri para kazansın” diye 9 işçinin öldüğünü söyleyen CHP ve medyası;
“Türkiye'nin felaketlere karşı önlem alan değil, her türlü felaketi ‘kader’ diyerek geçiştiren bir zihniyetle yönetildiğini” söyledi.
*
Derken…
31 Mart’ta yerel seçimler yapıldı ve CHP 44 yıl sonra seçimden birinci parti çıktı. CHP’liler zafer sarhoşluğu içerisinde eğlenirken, CHP’nin kalesi konumunda olan ve sürekli yolsuzluk skandalları ile çalkalanan Beşiktaş Belediyesi’nin sorumluluk alanındaki bir eğlence kulübünde, kaçak tadilat sırasında yangın çıktı.
2 Nisan’da meydana gelen elim faciada 29 emekçi cayır cayır yanarak can verirken, 16 katlı bir binanın bodrum katında yer alan ve ilk olarak 1987 yılında ruhsat alan gece kulübünün 2018 yılında, CHP’li belediye eliyle ruhsat yenilendiği belirlendi.
Üstelik CHP’li belediyenin mahalle halkının tüm itirazlarına rağmen ruhsatını yenilediği binanın ne bir yangın çıkışı vardı ne de yangın sistemi olay esnasında devreye girmişti.
Bugüne kadar meydana gelen her kazadan ve doğal afetten doğrudan hükümeti sorumlu tutan ve “cinayet”, “katliam” gibi ağır ifadeleri kullanan CHP ve besleme medyası ilk defa bir facia karşısında yorum yapmaktan kaçındı.
Suçlu arama gereği de duymayan ikiyüzlüler, “yangın tüpü”, “ihmal”, “kaynak” gibi ifadelerle faciayı sıradan bir olaymış gibi geçiştirmeye çalıştı.
10 gün sonra bu kez facia haberi Antalya’dan geldi…
Pırıl pırıl güneşli bir havada, Türkiye'nin en ünlü plajlarından Konyaaltı'na 670 metre tepeden bakmak için Tünektepe'ye teleferikle çıkmak isteyen vatandaşlar meydana gelen kazada dehşeti yaşadı.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in lüks bir restoranda eğlendiği sırada meydana gelen ve bir kişinin hayatını kaybettiği 7 kişinin ise yaralandığı faciadan da tıpkı Beşiktaş’taki yangında olduğu gibi ihmaller zinciri çıktı.
CHP’li belediye meğer 2 ay sürmesi gereken bakımı, seçim bahanesiyle 14 günde bitirmiş.
156 kalem parçanın değişmesi gerekirken CHP Antalya Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan ANET A.Ş. yetkilileri sadece 19 parçayı değiştirmek ile yetinmiş.
Yani CHP’li yöneticiler teleferik hattına bakım yapmak yerine sadece “bakmakla” yetinmiş…
Direklerde olmayan vidalar, kullanım ömrü dolan makaralar kimsenin dikkatini çekmemiş.
Ayrıca Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin yıllık performans raporlarına göre teleferik faciasının yaşandığı tesiste planlanan “Tünektepe İyileştirme Projesi”nde ilerleme oranı ise 2019 yılından beri yüzde “sıfır” olarak gerçekleşmiş.
Antalya’da ihmal sonucu göz göre göre gelen ve günahsız bir insanın hayatını kaybettiği, onlarcasının saatlerce havada mahsur kaldığı elim olay sonrası CHP ve güdümlü medyası nasıl bir savunma yapacak diye beklerken…
Onlar yine kolaya kaçtı ve açıldığı günden beri tıkır tıkır çalışan teleferik hattındaki kazadan Tünektepe Teleferik Tesisi'ni 2017 yılında uygun bir bedelle inşa eden dönemin AK Partili Belediye Başkanı Menderes Türel ile açılışı yapan son Başbakan Binali Yıldırım’ı sorumlu tuttu.
Soma faciasında iktidar mensuplarını hapse attırmak için fellik fellik dolaşan CHP lideri Özgür Özel ise teleferik kazasının yaşandığı Tünektepe Teleferik Tesisi’ni işleten belediye iştiraki ANET A.Ş.’nin eski genel müdürü ve son seçimlerde CHP'den Kepez Belediye Başkanı seçilen Mesut Kocagöz’ün tutuklanmasına sert tepki göstererek kararın “siyasi” olduğunu söyledi.
Bununla yetinmeyen Özel, “…sırf partilimiz diye başkanımızı günah keçisi ilan edemezsiniz” diyerek, teleferiğin bakımını üstün körü geçiştiren CHP’li Kocagöz'e sahip çıktı.
Beşiktaş’taki yangında suçu “yangın tüpüne” ve kaynakçıya” atan yandaş kalemşörler ise pişkinlikte bir adım da ileri giderek Antalya’daki teleferik faciasının faturasını da “kader planına” kesmeye çalıştı.
Sözcü gazetesinde kalem oynatan “Saraçhane Bülbülü”, hiç utanmadan güneşli havadaki facianın “yıldırım”dan kaynaklandığını yazdı.
Aslında onlar da hem Beşiktaş’taki yangının hem de Antalya’daki teleferik faciasının CHP’lilerin ihmalden kaynaklandığını ve düpedüz “cinayet” olduğunu biliyorlar ama CHP’yi eleştirmenin, iktidara iftira atmak kadar kolay olmadığının farkındalar…
Ne diyordu CHP’nin gazetecisi Can Ataklı…
“Hiçbir AKP'li patronumu arayıp da ‘bu adamı İşten at’ demedi ama CHP'liler 3 ya da 4 kez benim bildiğim patronlarımı arayarak at bu adamı dediler.”
Yorumlar26