Gençlik STK'ları pozitif gençlik gelişimine ne kadar etki ediyor?
- GİRİŞ07.04.2024 12:29
- GÜNCELLEME11.04.2024 09:36
Gençlik STK'larımız, gençlerimizin potansiyellerine ulaşmalarını sağlayarak sağlıklı yetişkinler olmalarını onlarla birlikte gerçekleştirmeye dönük önemli bir misyon ifa ediyor. Geniş bir yelpazede gençleri olumlu deneyimlere bağlayan pek çok program yürütüyorlar. Misyonları, onlara değer vermeye, onları geliştirmeye ve herkesin daha başlangıçta pozitif büyüme ve gelişme potansiyeline sahip olduğu inancına odaklanan eylemlerle çevreleniyor.
Gelişen teknolojiler, dönüşen toplum yapısı ve demografik nitelikleri nedeniyle karşı karşıya kaldıkları zorlukları yönetebilmeleri ve bu zorlukların getirdiği rol ve sorumluluklara ilişkin olarak kendilerini, ailelerini ve topluluklarını nasıl destekleyeceklerini öğrenebilmeleri amacıyla gençlere daha fazla alan açma gayretindeler.
Riskli davranışların önlenmesi, koruyucu faktörlerin teşvik edilmesi; liderlik yeteneklerinin, planlama, görevleri organize etme ve eğitici vasıfların desteklenmesi, bilinçli aktörler halinde toplumsal zorlukların yönetilebilmesi sürecine dâhil olma... Tüm bu çabalar, Gençlik STK’larımızın hem güçlü hem de gelişmeye açık yönlerini oluşturuyor. İhtisas Akademileri gibi tasarlanmış resmi olmayan yaygın öğrenme programları, ikili işbirlikleri, sosyal program setleri ve inovasyon yoluyla, örgün eğitimi desteklemeye ve topluluklarını geliştirmeye adanmış durumdalar.
21. yüzyılın küresel zorluklarının farkına varmalarını, pozitif bir değişim ve gelişim açısından stratejik önemde görüyorsak Gençlik STK'larımızı, beşeri sermayemiz anlamında, geleceğimize yapılan yatırımın en önemli araçlarından biri olarak değerlendirebiliriz. Gençlerimiz aslında bunun alt yapısını bize sunuyor: Artık her zamankinden daha fazla seslerini duyuruyorlar. Önemli konularda tavır alma ve hem kendileri hem de sonraki nesiller için daha sağlıklı bir gelecek inşa etme arayışındalar. Yani pozitif değişimin aktörleri olma yolunda önemli mesafe alıyorlar. Gençlik enerjisini, insanlığa, kültüre ve çevreye yönelik tutumlarda olumlu değişimlerin itici gücü olarak görmek heyecan verici. Fark yaratma potansiyeline ve vizyonuna sahip gençleri doğru yönlendirmenin büyük bir sosyal etki oluşturacağı hususu da. Bu etki, yaygın eğitim programlarının da desteğiyle katılımı güçlendirecek ve proaktifliğe önemli katkı sunacaktır.
GENÇLİK STK’LARI VE 21. YÜZYIL BECERİLERİ
21. yüzyıl becerileri altında ele alınabilecek bazı önemli hususlar, Gençlik STK’larımızın açmazlarına kolektif bir yanıt geliştirebilecek doğaya sahip: Medya, Politika ve İnanç. Literatüre göre küresel medya kültüründe, vatandaş olabilmenin medya ile ilişkilendirilen iki önemli koşulu bulunuyor: Eleştirel düşünme ve kendini ifade etme. Bu çerçevede medya okuryazarlığının, bu iki temel beceriyi yavaş yavaş öğreterek bireyleri, siyasi sınıflandırma yapabilen, toplumsal tartışmaları anlayan, onlara katılabilen ve seçim sürecinde karar verebilen bireyler hale getireceği bilinci işleniyor. Sosyal medyayı da içerecek şekilde dijital ortamlara ve dezenformasyona dair yeterlilikleri de buna ekleyebiliriz. Çünkü gençlerimize dezenformasyona karşı koymaları için yardımcı olma, kötü niyetli aktörleri ortaya çıkarmak amacıyla medya ile birlikte çalışan dezenformasyon operasyonlarına ilişkin güçlü bir farkındalık oluşturma, her geçen gün daha da aciliyet kazanıyor. Yalan haber, kültürel ırkçılık ve nefret söylemi Triumvirasının siyasi “Charlie Hebdoculuk” mahiyetindeki görünümlerinden veya retorik tuzaklarından siyaset dilimizi arındırma kampanyasıyla işe başlanılabilir. Bu bağlamda yapay zekâ ve algoritmalar çağında dijital okuryazarlığın genişleyen doğasının ihtiyaç duyduğu yeni becerilere de odaklanmak gerektiğini hatırlatmak isterim.
İnanç Okuryazarlığına ilişkin becerileri ise Prof. Dr. Ayşe Zişan Furat hocamızın tasarımıyla özlü bir şekilde ele almak mümkün: “Dinin temel kaynaklarını bilme ve dini içerikli bilginin doğruluğunu değerlendirme”, “dinin kendisine özgü bir dili olduğunu bilme”, “dini bilgi hakkında eleştirel olma”, “dini yaşantının ve formların toplum içerisinde şekillendiğinin farkına varma”, “dinin kültürel yapıyı anlamadaki rolünün farkında olma, dini inanç, tavır, davranış ve değerler üzerinde etkili olan unsurların bilincinde olma”.
“Dini bilgi hakkında eleştirel olma” becerisini, genç kuşaklarının neredeyse tamamının dijital ortamlarla etkileşim içinde olduğu ve gereksinim duydukları dini bilgiyi de bu ortamlardan edinmeye çalıştıkları gerçeğiyle birlikte ele almak gerekiyor. Dijital ortamlarla etkileşim demişken, dijital dünyada ahlak ve adab-ı muaşeret gibi konu başlıklarından da söz etmek gerekecek, belki ayrı bir yazının konusu olabilir. Gençlik STK’larımızın yaygın öğrenmeyi hedefleyen eğitim eylemlerinin bu konularla zenginleştirilmesi, gençlerimize toplumsal faydayı etkileyebilme yetisi sağlayacaktır.
GENÇLİK STK'LARI VE TOPLUMSAL KRİZLER
Gençlik STK'larımızı; bağımlılık, dijitalleşmenin riskleri, sağlık, çevre ve iklim değişikliği, israfın azaltılması, istismar, zorbalık ve şiddet gibi sorunların önlenmesini hedefleyen eylemlere dâhil etmek çarpan etkisi oluşturabilir. Özellikle genç gönüllülerin saha deneyimleri ve gözlemlerinden oluşan özgün verilere kulak vermek, bu anlamda istisnai katkılar sağlayacaktır. İllerimizde Valiliklerin öncülüğünde düzenlenen bağımlılık, şiddet vb. odaklı komisyon toplantılarına Gençlik STK’ları mutlaka dâhil olmalıdır. Bu tür toplantılara katılmak; farklı enstrümanlar veya stratejilerin, örneğin akran eğitimi veya genç arabulucular gibi ilham verici uygulamaların önleme çalışmalarının bir parçası olması potansiyelini güçlendirecektir.
GENÇLİK STK'LARI VE KÜLTÜREL VATAN
Kültürel Vatanı, sınırları aşan bir şekilde medeniyet değerleri ve ona bağlı olarak gelen tarih, kimlik, dil, kısacası bizi biz yapan veya bize özgü olan tüm unsurların yeşerdiği coğrafya olarak ele alabiliriz. Kültür emperyalizminin çok geniş bir sahada yürüttüğü saldırılara karşı meydan okumalar, Kültürel Vatanı koruma motivasyonuyla Gençlik STK'larının stratejik gündeminde üst sıralarda yer almalıdır. Gençlerimizin kimlik ve potansiyellerine ulaşma arayışlarına yanıt verebilecek ve kendi anlam haritalarını üretebilmelerini sağlayacak nitelikteki etkinlikler, Kültürel Vatana yönelik ödev ve sorumluluklarımız kapsamında yeniden yorumlanabilir. Ülkemizin ve şehirlerimizin toplumsal hafıza çalışmalarıyla bu açıdan genç belleklere dâhil olmayı bekleyen pek çok zenginliği ve boyutu bulunmaktadır.
GENÇLİK STK'LARI VE GENÇ KARİYER
Genç gönüllüler farklı motivasyonlarla Gençlik STK'larında bulunabilirler. İşin tabiatı gereği öyle olması da gerekir. Ancak bu tür sivil toplum kuruluşları istihdam merkezleri olarak görülmemelidir. Bununla birlikte Gençlik STK'ları, kariyer yolculuklarında, gönüllülerini destekleyebilirler. Onların kendilerini tanımaları, güçlü ve zayıf yönlerini keşfetmeleri için başarıları uygulamayla kanıtlanmış seçenekler üzerinde çalışabilirler. Kariyerlerini yetenek ve isteklerine göre şekillendirmede koçluk hizmeti sunabilirler. Ülkemizin gelecek vizyonu doğrultusunda ihtiyaç duyulma olasılığı yüksek alanlar yanında yerel, ulusal ve uluslararası program ve olanaklara ilişkin farkındalıklarını arttırabilirler. Erişilebilirlik ve kapsayıcılık, siyasi güç dengelerinin değişme olasılığı gibi farklı motivasyonların içinde barındırdığı yersiz korkulara karşı onları daha güçlü kılacaktır. Kendilerini her koşulda destekleyecek en güçlü araçların, ilişki ağından ziyade yetenekleri, beceri ve donanımları olduğunu sürekli bir biçimde hatırlatmak da.
GENÇLİK STK'LARI VE YEREL YÖNETİMLER
Yerel yönetimler veya kurumlar ve bunların ilişki ağları (valilikler, belediyeler, üniversiteler, meslek örgütleri, işbirliği yapılabilecek diğer STK'lar, medya) Gençlik STK'larının her durumda itici gücü olmalıdır. Yoğun ve destekleyici bir iletişime dayanan işbirlikleri, Gençlik STK'ları için yaşamsal önemdedir. Yalnızca belirli dönemlerde hatırlanmamalı, destek potansiyeli, davet ve toplantılarda fotoğraf çektirip sosyal medyada yayınlamaya indirgenmemelidir. Genç gönüllülerin rol-modelleriyle veya popüler genç liderlerle buluşma ortamları protokol ayrımcılığına veya kasvetine boğulmamalı, bu tür buluşmalarda genç gönüllülerin maksimum faydaya dair beklentileri birinci sırada gözetilmelidir.
Yerel kuruluşlar ve ilişki ağları yöneticileri, her durumda genç gönüllüler için ilk basamak rol-model olduklarını unutmamalıdır. Nihayetinde aktif vatandaşlık becerileriyle donanmış genç topluluklar her şeyden önce yerel yönetimlerin başarısına katkı sunacaktır. Gençlik ve Kadın STK’larımızın işbirliği içinde illerimizde neleri başarabileceklerine ayrı bir yazı da değineceğim.
NOT: Türkiye bir seçimi daha geride bıraktı. Bu bir seçim yazısı değil ancak kısa da olsa kanaatimi sizlerle paylaşmak istedim. Seçim sonuçlarıyla ilgili beni en çok mutlu eden husus “göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı, makarnacı, kömürcü, koyun sürüsü, propaganda makinası tarafından bilinci esir alınmış, celladına âşık veya Stockholm Sendromu” gibi ithamlara maruz kalan seçmenimizin değerinin yeniden keşfedilmesi oldu. İthamlar yerini “sağduyu, feraset, rasyonalite, bilgelik” gibi övgü dolu sözlere bıraktı. Gerçekten bu “siyasi Charlie Hebdoculuk” dilinden kurtulmaya mı başladık acaba? Gerçek olsa da olmasa da insana güzel geliyor. “Hizmet önemli ama geçim de önemli” mesajı alındı sanırım. “Ben hizmete değil kimliğe bakarım” diyen arkadaşlar da ikna edildi mi Demokrasi 2.0 için önümüzde bir engel kalmıyor. Nihayetinde seçmenin kimseye değil, kendine oy verdiğini düşünüyorum. Haklı gerekçeleri var. Seçmeni rahat bırakalım. Final sınavına daha dört yıl var nasılsa, başarı ve başarısızlığın tespiti için gayet yeterli bir süre, eski versiyonuyla 4 koalisyon hükümeti dönemine denk geliyor, güzel ülkemizin yolu, bahtı açık olsun!
Sağlıcakla Kalın,
Prof. Dr. Hakan Aydın / Haber7
Erciyes Üniversitesi
X: @mediadjournal
Yorumlar13